MTSO BAŞKANI SN. AŞUT: Mersin Limanı, Mersin İş Dünyası Varsa Vardır

 

Başkan Aşut: “Mersin Limanı, Mersin İş Dünyası Varsa Vardır”…

Mersin Limanı’nda son dönemde yaşanan sorunlar, iş dünyası ve liman arasındaki problemler Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tarafından düzenlenen Mersin Limanı Bilgilendirme Toplantısı’nda konuşuldu.

 

Başkan Aşut: “Mersin Limanı, Mersin İş Dünyası Varsa Vardır”…
 

 

MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Aşut, Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş. ve AKFEN Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, MIP Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu Üyesi İbrahim Süha Güçsav ve MIP Genel Müdürü İsmail Hakkı Tas ile birlikte MTSO toplantı salonunda ihracatçı ve ithalatçı işadamlarının sorunları üzerine konuştular. Toplantıya ayrıca Mersin Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu, Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz da katıldı.

Mersin İş Dünyasının Desteği Olmasaydı Liman Özelleşemezdi

Toplantının açılış konuşmasını iş dünyası adına söz alan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin AŞUT yaptı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın, özelleşmesinden bu yana Mersin Limanı ile ilgili yaşanan sorunlardan, yapılan ve yapılacak olan yatırımlara, limanın kentle olan ilişkilerinden (sosyal, çevresel veya ekonomik), limanın kentin ulaşım yüküne ve karmaşasına yaptığı etkilere, limanla doğrudan iş yapan lojistik, gümrük, nakliye, depolama ve ihracatçı firmalarımızın limanla olan ilişki ve iletişimlerinden, bu alanda yaşanan sorunların tespitinden karşılıklı yaşan sorunların çözümüne kadar öncü kuruluş olduğunun altını çizen MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin AŞUT, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın işin her zaman içinde olduğunu ve tüm Oda, Borsa ve diğer ilgili dernek ve kurumlarla işbirliği içinde hareket ettiğini vurguladı. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın bu konuda sürekli çözüm ürettiğini ve liman yetkilileri ile yüzlerce toplantı yaptığını söyleyen Başkan AŞUT, özellikle MTSO komitelerinin tespit ettiği, sektörün yaşadığı en küçük bir sorunu bile es geçmediklerini söyledi. Gerektiğinde sorunları üst mercilerle, yerel yönetimlerle, ilgili bakanlıklarla paylaştıklarını ve her iki taraf için de sorumluluğunu yerine getirdiklerini söyleyen AŞUT, bunu yaparken de Mersin Limanının neredeyse yarım asırdır Mersin’in önemli değerlerinden biri olduğu bilerek hareket ettiklerini, tüm Oda, Borsa ve sektörün tüm paydaşları olarak, sadece Mersin iş dünyasına değil, limanımıza da katkı sunma adına bir denge kurarak bunları yaptıklarının altını çizdi.

Mersin Limanı Mersin iş dünyasının rakibi olmamalıdır

Başkan AŞUT konuşmasında şunlara değindi: “Özelleştiği günden bu yana, Mersin Limanı kentin ekonomik anlamda gözdesi ve katkı sunan değeri olma özelliğini kaybetmeye başlamıştır. Tek yanlı politikalar limanı Mersin’in bir değeri olmaktan çıkartmaya başlamıştır. Mersin Limanı, Mersin’e yabancılaşmaya başlamıştır. Bu her iki taraf adına da çok tehlikeli bir durumdur. Limanın özelleşmesinde en büyük katkıyı sunan iş dünyasının kendisi oldu. Çünkü eski liman bizim hızımıza ve vizyonumuza yetişemiyordu, hantallaşmaya başlamıştı. Teknoloji yetersizdi, alt yapı eksikleri vardı, insan kaynağı dünya ölçeğinde değildi. Gelişen ve değişen küresel ekonomi, Mersin’in artan üretim ve ihracat gücü, gelişen Mersin hinterlandı artık modern bir dünya limanı kalitesi gerektiriyordu. Bunun için özelleştirmeye en çok bu salonu dolduran insanlar, bu salondaki kurumlar destek oldu. Elbette limanı devralan firmanın ticari bir amacı olacaktı bu gayet normaldi. Ancak, bizim limandan bazı beklentilerimiz ve bu özelleşmenin sonunda beklediğimiz şeyler vardı: Öncelikle limanın hizmet kalitesini arttıracak yatırımların yapılması geliyordu. Bu yatırımlarla hizmet kalitesi ve hızı artacak, bu da liman kullanıcı firmalarına maliyet avantajı ve rekabet avantajı yaratacaktı. Liman; hizmet ücretlerini makul bir düzeyde tutarak hem kar edecek hem de Mersin firmalarına destek verecekti. Bunun dışında, Limanın Mersin’in sosyal yaşamına (Eğitim, kültür, sanat vb.) katkı koyan bir kurum olması diğer bir beklentimizdi. Mersin’de kazananın, Mersin’e katkı koyması en doğal beklentimizdir. Ancak, bırakın bunları, bırakın maliyet avantajları ve rekabette destek vermeyi, limanımız, Liman dışındaki sahaları da temel görevi olmayan hizmetler için kullanmaya, sektörün yaptığı işi yaparak ona rakip olmaya, her hizmeti kendi vermeye çalışmaya ve kentin ekonomisine daha da çok zarar vermeye başladı. Bir kardeş kurum olarak gördüğümüz Mersin Limanının bu tek taraflı tutumu bizi üzmektedir. İş dünyası varsa liman vardır. Bizler rakip değiliz; düşman kardeşler hiç değiliz” ifadesinde bulundu.

Mersin Limanı yükümlülüğü olan altyapı eksiklerini gidermelidir;
İş kaybına neden olarak maliyetlerimizi arttırmamalıdır

Tek taraflı tutumların hem iş dünyasına hem de limana zarar vermekten başka bir işe yaramayacağının altını çizen Başkan AŞUT konuşmasında tüm bunların kısa vadede kazanıyor gibi görünse de, bir süre sonra limana da çok şey kaybettireceğini, sektöre ve Mersin’e çok şey kaybettireceğini söyledi. Başkan AŞUT konuşmasında: “Bu konularda yapılacak basit yaklaşım değişimleri herkese çok şey kazandıracaktır. Bunların başında alt yapı ve teknoloji kalitesini arttırma gelmektedir. Ekipman eksiği nedeniyle özellikle dökme yük tahliyelerinde sorunlar yaşanıyor. Dökme yükte daha teknolojik kavramalar kullanılması yaşanan tahliye, kantar ve tonaj sorununun çözümü olacaktır. Haksızlıkları önleyecektir. Dökme yüke üvey evlat muamelesi yapılmamalı, konteynere verilen önem diğer yüklere de verilmelidir. Konteyner gemileri geldiğinde tüm ekipman bunlara tahsis edildiğinden, dışarıdan liman sahasına gelen konteyner yüklerine yeterince hizmet verilemiyor. Bu da yine ekipman eksiği ile ilgili bir durum. Özellikle reefer konteynerlerde ciddi organizasyon ve saha planlama hataları var. Bunlar gecikmelere ve iş kaybına neden olmaktadır. Benzer planlama hataları Ro-Ro hattında da var” dedi.

Mersin Limanı ve Gümrük Arasındaki Koordinasyon Sağlanmalıdır;
Liman Otobana Bağlanmalıdır

Konuşmasında Mersin Limanının gümrük ile daha koordineli olmak zorunda olduğunu altını çizen Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin AŞUT X-Ray sayısının arttırılmasının kontrollerin hızlanmasını sağlayacağını ve bu anlamda teknolojik alt yapının geliştirilmesinin gereğinin altını çizdi. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin AŞUT konuşmasında: “İkinci önemli başlık ulaşım ile ilgili sorunlar ve önerileridir; Liman giriş ve çıkışlarındaki yoğunluklar kentin tek ana arterini kilitlemektedir. Bunun tek çözümü limanın doğrudan otobana bağlanmasıdır. Liman yetkilileri bu konuda daha çok çalışmalıdır; Biz de her seviyede gereken tüm desteği vermeye hazırız. Eğer daha uygun alternatifler varsa - ki var- kentin tek ana arterini tıkamaya hakkımız yok. Çünkü bu yol artık bu yükü taşıyamıyor. Özellikle serbest Bölge koridorundaki kapılar Gümrükle uyumun sağlanamaması nedeniyle sıkıntı yaşıyor. Liman ve Gümrüğün senkronizasyonu sorunu çözecektir."

Mersin Limanı’nın Politikaları, Mersin’deki lojistik ve ilgili tüm sektörün Müşteri Kaybetmesine neden oluyor

Başkan AŞUT konuşmasında: “Liman ücret tarifelerinin de makul düzeyde tutulması, Reel ekonominin gerçeklerinin göz önünde tutulması ve daha önemlisi Mersin iş dünyasının Limanın rakibi değil, aksine en büyük ortağı, paydaşı, destekçisi olduğunun unutulmaması, biraz daha akl-ı selim politikalar uygulanması, karşılıklı konuşmaktan korkulmaması, hem limanımıza, hem sektörümüze, hem de Mersin’e çok şey kazandıracaktır. Bu politikalardan dolayı İskenderun limanına müşteri kaybediyoruz. Firmalarımızın kaybettiği her müşteri limanın da kaybıdır. Hele hele, ekonominin bıçak sırtı olduğu bu günlerde müşteri kaybına tahammülümüz yoktur. Mersin Limanının buna neden olmasına da hakkı yoktur. Bakınız, bir müşteri başka bir liman gidince sadece bir müşteri kaybetmiş olmuyorsunuz; Kara taşımacımız kaybediyor, elleçleme yapanlar kaybediyor, depocumuz kaybediyor, lojistik firmalarımız kaybediyor. Yani, liman kaybediyor, sektör kaybediyor, Mersin kaybediyor. Karşılıklı anlayış, karşılıklı uzlaşma ve empati sorunların çözümü olacaktır. Bizler bu kentin bir birinden ayrılmaz değerleriyiz. Her hak talebinde, her hukuki sorunda yasalara ve mahkemelere başvurursak kurumlara zarar veririz. Kurumları çalışmaz hale getirmek bir maharet değil” dedi.

AKIN: “Limana Bugüne Kadar 1 Milyar 170 Milyon Dolarlık Yatırım Yaptık”

Hamdi Akın, toplantıda yaptığı konuşmada, Mersin Limanı’nın 2005’te özelleştiğini, uzun süren hukuki sürecin ardından limanı, 2007 yılında Singapurlu ortağıyla birlikte 400 bin TEU kapasite ve yaklaşık 600 sendikalı işçi çalışırken devraldıklarını anlattı. O dönemde yatırım olarak ilave 4 bin500 metrekare TIR parkı, 40 bin metrekare saha düzenlemesi, ayrıca 67 bin 450 metrekare saha düzenlemesi ve araç yatırımları yaparak, kapasiteyi yaklaşık 1 milyon TEU’ya çıkardıklarını anlatan Akın, “2011’de terminal operasyon sistemlerini devreye koyduk. 2012 ve 2013’te araç yatırımları sürdü. Liman kapasitesini 2,6 milyon TEU’ya çıkaracak, dünyada en büyük yük gemilerinin yanaşabileceği rıhtım inşaatına başladık. 170 milyon dolar toplam maliyeti olacak. Mersin Limanı’na özelleşmeden bugüne kadar 1 milyar 170 milyon dolarlık yatırım yapmış oluyoruz. Bundan sonra da Mersin Limanı’nın yatırımları aynı şekilde devam edecek. Yatırım yapılmazsa şikayetler de devam edecek. Mersin Limanı’nda tüm bu yatırımlara rağmen bu kadar serzeniş var” diye konuştu.

“İlk Hedefimiz Kapasiteyi 2,6 Teu’ya Çıkarmak”

Limanın Mersin ekonomisinin en büyük parçası olduğunu ve Mersin’in limansız düşünülemeyeceğini vurgulayan Akın, limanda konteyner kapasitesinde şu anda 1,5 milyon TEU’ya yaklaştıklarını, konvansiyonel yükte ise 8,8 milyon ton yüke çıktıklarını belirterek, “İlk etapta hedefimiz, kapasiteyi 2,6 milyon TEU’ya çıkarmak. Biz Mersin’i konteyner limanına dönüştüreceğimizi düşünüyorduk. Genel kargonun daha az olacağını düşünüyorduk ve bu kadar büyüyeceğini öngörmemiştik. Konvansiyonel yük beklediğimizden daha hızlı büyüdü. Dünya konteynerleşmeye gidiyor. Yükler daha çok konteynerle taşınmaya başlanıyor. Mersin’de de konteyner yük arttı ama konvansiyonel de beklediğimizden fazla arttı. Kapasiteyi 2,6 milyon TEU’ya çıkarmak zorundayız. Tüm çalışmalar başladı” şeklinde konuştu.

“Gümrük Elimizi, Kolumuzu Bağlıyor”

Limanda yük birikmesinde kendileri dışında da engeller olduğuna işaret eden Akın, şunları söyledi: “Gümrük elimizi kolumuzu bağlayan bir mesele. Gümrükte son anda gelen tedbirlerle neredeyse her konteynerin X Ray cihazından geçmesi gerekiyor. Bu da zaman ve yavaşlama demek. Herkes bekleyecek. Demoraj ödenecek başka bir çözümü yok. Bu tür önlemler geliyor maalesef. Akıllı, mantıklı yapılabilecek her şeye birlikte çözüm bulabileceğimize inanıyorum.

Mersin Limanı özelleştirilmiş gibi görünse de devletin elinin hep içinde olduğunun, dolayısıyla tam özelleştirilmiş olmadığının altını çizen Akın, şöyle devam etti: “Devamlı valilikle, belediyeyle, gümrükle koordinasyonun olması gerekiyor. Böyle bir yapıyla olduğumuz için bu imkansızlıklar oluyor. Bunları hep birlikte mülki idarelere, Bakanlığa giderek çözmek gerekir. Bu hepimizin menfaatine olacaktır. Sorunlarınıza mutlaka arkadaşlarımızla bir çözüm bulacağız ama ortada bir gerçek var, bu gerçeği görmezlikten gelmeyelim ve ne yapacağımıza birlikte karar verelim. Biz aslında ticari bir işletme gözüyle bakıyor olsak limanı bugünkü kapasitede ve sabit yükte tutup, 30 seneyi geçer gideriz. Böyle bir şey yapmak ne bizim vicdanımıza uygun ne de zaten bunu ne şehir kabul eder ne biz kabul ederiz.” İfadelerinde bulundu.